Ne sussuz bir gece,
Sürmesini özleyen badem gözler gibi eksik.
Dili,dudakta gül kurusu
Ki özümü anlar her sözdeki coşkusu.
Bu, ıslak göğüsteki sen avuntusu.
Ne uykusuz bir gece
Tuz tokluğu gibi çöllerde, ardından gelince denizlerin.
Gözleri, içimi delip aşan istek
Ki göğsüm süt dolu, kabarık ve ahlaktan uzak pek.
Aşkı ise yazımdaki kıpkırmızı sadakat tozu.
Dayanmak ne zor.
Hele de tüm bu akıl işlerinin arasında sevgilim.
Anlamadığın bir dilde istemek seni,
Çatamayan bir şişmek gibi
Boşalıyor halim aklımın göklerine.
Ne özlemle sıkkın bir gece.
Halbuki daha yeni dokundum ellerine.
Teni, fikrin ilhamlarına bir dua gibi
Ki bakışlarım derin, sıcak bir yuva
Dokunuşları, sonu gelmeyen bir günahlara şifa.
Ne yalnız bir gece.
Halbuki özgürlüğümdü tekliğimin pervasızlığı.
Yarattı, olmayan ihtiyaçtan muhtaçlığı
Ki şimdi uykusuz bırakır yar açlığı.
Aşkımız , yeni çaresizliklere deva.
Bu turuncular, benden söküyor benliğimi.
Tüm o ayrılıklar ve sonu gelmeyen arzular,
Belirsizliklerin sıraladığı olasılıkların planı.
Sadece ödül sen ol diye sevgilim,
Yargılanmaya uzanıyor, bu zavallının tüm yanlışları.