17 Temmuz 2020 Cuma

Aklın Sınırları, Çevre ve Odak



  Kafam iyiden iyiye karışmış durumda. İnsan bazen kendi mükemmelini gerçekleştirirken bu kadar zorlanabiliyor. Her zaman hayat amacımıza giden yollar yapmaktan en çok zevk aldığımız şey olmayabiliyor. Bu konuda kendimi oldukça yetersiz ve iradesiz buluyorum. Sessizliğe çekilip odaklanamıyorum. Bitmemiş, cevapsız kalan şeyler aklımı kurcalıyor. Halbuki odağın en yoğun olabileceği anlardayım. Ama özlemle karışık bir mutlulukla uyandım. Neye bu kadar derin özlem duyduğumu bilmiyorum. Belki de kendi derinlerimde gizlenen o azimli coşkuyu özlüyorum.

 Uzun bir zaman boyunca gereksiz işlerle uğraşıp kendi verimliliğime darbe vurdum, verimli anlarımdan korkuyorum artık. Verimden kastım maksimum öğrenme ve uygulayabilme kapasitesine ulaşma benim için. Ve bunu sağlamak için hiçbir şeye ihtiyaç duymamalıyım. Bazen kendimi amacımı gerçekleştirebilecek kadar tutkuyla sevmediğimi düşünüyorum. Öz sevgiye tam olarak ulaşmamış olabilirim. Ama hatalarımı yargılayıp kendimi kanatmadaki ustalığıma denecek yok.

 Koşullarımı gözden geçirdiğimde çabamı anlayan, anlayışlı ve beni destekleyen bir ailem olduğunu görüyorum. Tabii şunu da unutmamam lazım, her ne kadar bu hastalık yüzünden tam idrakına varamamış olsam da hayatım çok ciddi bir şekilde değişiyor. Önceden de ailemden ayrı yaşıyordum ama aynı topraklardaydık.Şimdi çok uzun süre farklı bir yeri evim edineceğim. Yanlış anlaşılmasın korkuyor değilim, aslında çok sevinçli ve heyecanlıyım. Fakat bir yerlerde kendimde çözemediğim bir durgunluk var. Bu tamamlanmamışlık hissinden hoşlanmıyorum. Neden bazen bu kadar körce kısa süreli zevklerin içinde kayboluyorum. Uzun vadede başarı her zaman daha çok mutlu eder ki benim derdim birilerinin gözünde başarmak değil, kendi en iyime, en yoğunuma ulaşmak. Yani aslında ben sadece öğrenmek ve öğrendiklerimin kanıtlanmış olan şeyleri nasıl değiştirdiğini gözlemlemek istiyorum.Bazen yaşımın gereklerini yapmadığımı söylüyor insanlar. Bu  ileri zamanı yaşama halimin içimdeki tamamlanmamışlık hissine neden olduğunu düşünüyorlar. Babam aşık olmam gerekiğini söylüyor. Halbuki bunu ne kadar sık yaptığımı bilse çok şaşırırdı. Hele de sürekli aynı kişiye aşık olduğumu duysa deli olduğumu düşünebilirdi. Ben aşkta istikrarlı biriyim, farklı insanlarla farklı şeyleri deneyimlesem de sanırım, tek bir kişiyi seviyor olmaktan huzur duyuyorum.

 Peki şimdi eksik nerede? Eksik iradede, eksik çevresel faktörlerin arasında kendini acımasızca gösteren, dikkat dağıtan, herkesin vitrinlerde kendini sunduğu o teknolojide. Gözümün önünde hızlıca akan tüm o resimler ve yorumlarda. Maalesef kötü bir döneme doğduğumu söyleyebilirim. Keşke kütüphanede çevrilen sayfalar olsaydı tek dikkatimi dağıtan şey. İşin içine lanet öğrenme bozukluğum da girince her şey saçmalaşıyor. Ama benim elimdeki malzeme bu, yani koşullar, araçlar ve "ben". Bunu kabul etmeliyim. Çevre değişmez, aklımın sınırlarını kendim kurmalıyım. Gerçekten istediğimin ne olduğunu biliyorum. Ve onsuz olmamalıyım. Onsuz ve mutsuz olmamalıyım. Aklımı her ne kadar en çocuk haliyle seviyor olsam da biraz değişmenin zamanı artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.