21 Temmuz 2020 Salı

Sonsuza dek




   Üzgünüm. Çok üzgünüm. Elbette ki bilincindeyim, bilmediğimiz tonlarca kadının sessizce karanlık ovalara gömüldüğünün. Fakat böyle kutlaması yapılır gibi cümbüşler eşliğinde duyurduğunda erkeğin çirkin karanlığı şiddetini, yenilmiş hissediyorum. Ben de tacize uğradım, gözler üstüme dikildi sadece ilham için karanlıkta yürüdüğüm sokaklarda, ben de birileri takip etmesin diye telefonda babamla konuşuyor numarası yaptım, birilerinin arzularını doyurması için bir obje gibi duygularımla oynandı; fakat öldürülmedim. Ve korkunç bir duvarın arkasına saklayarak sevme yetimi ve benliğimi, sessizce çekildim aşk sanatında.

 Aramızdan biri daha eksildi, diye düşünüyorum şimdi. Duygularını, istemediklerini ifade eden bir üyemiz daha ölümle başa başa bırakıldı, canice katledildi. Bazen savaşmaya gücüm olmuyor. Ama biliyorum ki, yarın yine uyanacağız umutla. Bir gün eşit olabilmek için onlara. Bu eşitlik öyle ki,bacaklarımızı, memelerimizi özgürce göstermekle çözülecek mesele değil. Organların küçük birkaç parça, para eden kıyafetle teşhiri, zihnin çıplaklığını, kadının özgürce ve zekice üretebileceği gerçeğini bastırmak için aslında. Kadın sadece kameranın karşında kalçasını gösterip erkeklere zevk veren bir zavallıymış gibi göstermek ve bu gösterişe özgürlük tanıyıp kadınlar, erkeklere eşit demek...Hayır, ben bir fabrikada, bir yağ bidonunu kazırken sana eşitim aslında. Eşit de maaş almalıyım bu yüzden. Ya da  "büyük" adamların, hassassın diyerek beni müdür yapmaktan çekinmeyecekleri kadar güçlüyüm. Regl olduğum için utanmayacak kadar doğalım, doğanın içinde olağanım aslında. Hayır dedim, reddettim diye öldürülmeyecek kadar, bir erkek kadar insanım ben de.

 Fikrim kanıyor. Cadıların yakıldığı, kız çocuklarının gömüldüğü, kendi tercihimi yaptığım için babamın yüzüme tokadı indirdiği günden beri... Halbuki hiçbir erkeğe boyun eğmemekti niyetim. Bu karanlıkta, korkularımla sevdiğimi itiraf edemediğim adamlar oldu bu yüzden. Korkudan sevgiyi, şiirleri, varlığı bastırmak ne acı. Ne yazık...Uykusunu izlemeyi bile çok sevmiştim oysa. Ama ben bir et parçasıydım. Hiçlik...

 Birimiz aramızdan eksilecek şayet dur demezse aramızdakiler ve tekmil durursak bu korkunç yalanlar zincirine, inanırsak Havva'nın şeytana tek uyan olduğuna, unutursak Adem'in de yediğini o elmadan.

 Pınar'ın yüzüne dokunmak isterdim. Gülen dudaklarından öpmek isterdim, küçük kardeşiymişcesine. Ama "Hayır!" diyebildiği, istemediği bir ilişki uğruna canından olurkenki dirayetini de tebrik ederdim. Bir kadının kendi kararları için direnirkenki savaşının şiirlerini yazardım sokaklara. "Ölmeseydi, mücadelesi daha büyük olurdu.",demek isterdim. El ele yumruğumu kaldırmak isterdim Ay'ın kendini gösterdiği o güzel, mistik orman gecelerinde.

 Bırakın kadınlığımızı, kararlarımızı,rahatsızlıklarımızı şeytani göstersinler. Bırakın, içlerimizden bazısı kölesi olsun bu korkunç zihniyetin, bazı erkekler kadınlar için yürür, yazar ve kadın- erkek eşitliğine destek olurken. Ama gözyaşımız asla bırakmasın kendini samimiyetsizliğe. İnancımız, ağlak bir geceden, çocuklarımız yataklarına döndükten, birileri bizi vasıfsız gördükten hemen sonra dizgini olmayan bir at gibi yine canlanıversin. Birbirimizin minicik eteğinden, başındaki türbandan, ameliyatlarla kadın bedeni olmuş ama ruhu uçsuz bucaksız dişil olan gözlerinden öpelim.

 Cennet yok, cehennem zaten yaşadığımız bu dünyada. Ama beraber mücadele edebileceğimiz anlarımız var. Sesimiz, sessizliğimiz, fikirlerimiz ve uçsuz bucaksız yeteneklerimiz... Bunları haykıralım sokaklarda, sosyal medyada. Bunların resimlerini çekelim. Erkeklerin dünyasında bizi ayıran, birbirimize düşman eden saçma kıskançlıkları ve düşmanlıkları kenara atalım coşkuyla. Ellerimiz sıkı sıkı birbirine kenetli, kocaman varlığında evrenin, sessizce övelim birbirimizi. Ama haykıralım özgüvenli geleceğini doğacak kızların.

 İçim yanıyor. Ama ümidim alabildiğine yoğun, sonsuz. Devam edeceğim çalışmaya, belki bir gün, bir kız çocuğuna ilham olurum umuduyla. Ay'ı selamlayacağım her birimiz için gözyaşlarım dökülürken dudaklarıma ve susmayacağım. Sonsuza dek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.