12 Ağustos 2021 Perşembe

Kendini Çağırma Ritüeli

 

    Dişlerim uzuyor. Gök, bembeyaz aya teslim oldu. Bacaklarımın arasında bir şey var. Kaslı, kuvvetli… Islak… Beynimin bir ucuna dokunuyor sanki. 

  Atalarımın farkında olmadığı izlerini vücudumda hissediyorum. Gün karanlıkta daha aydınlık. Sezgilerim benden ayrı değil, sezgilerim bende. Renklerimle kokluyorum kapalı gözlerin göremeyeceğini. Göğsümdeki rengarenk, garip şekilli, başka bir dünyadan gelen kuşları salıveriyorum rüzgara. Benim ordum, hayalimi çizgilerle canlandırandır. Yani hayalim, küçük askerleriyle kımıldayan ufak ellerin avucundadır. 

  Göğsüme balçıkla sıvamışım üçlü ayı: Çocuk, Anne ve Bilge. Ölmüş eskilerin, yaşamış insanoğlunun kemikleri üzerinde zıplıyorum. Kemikler ete bürünüyor. Çığlıklar yükseliyor hayata dönmüş kemiklerden, mememi dayıyorum ağızlarına. Ve ağzımdan köpükler çıkarak çıplak bedeni sürüyorum toprağa. Toprak benim, süt benim, ay benim ve vahşetli kudret, yabani bir uluma, yaşamanın, anın zevkiyle çıldıran bu böğürmeler benim!

  “ Ey yaşlanmış yanım,

    Bilginle nasıl da sulanıyor dudaklarım.

    Kendime ait bir yerde, doğada ve yapayalnız çevremle,

    Kendimde yalnız değil, kalabalıkta dingin,

    Kendimleyim!”