11 Aralık 2023 Pazartesi

Zamanın Başlangıcı

 “Bana asla geri getiremeyeceğim bir hissin yokluğunu bıraktın. O tuhaf sanrısal haldi beni yaratmanın yüceliğine sürükleyen, beni delirten ve mutlu eden.”

 Titreyen bedenini üstünde mum ışığının dans ettiği duvara dayadı. Taş duvarlar garip bir şekilde sıcacıktı. Ve esmer teni mora çalıyordu. Gözyaşları vücuduna ılık bir his veren kuyu duvarlarında eriyordu. 

“Bak, şimdi yine buradayım. Keşke hiç… Hiç buraya düşmeseydim. Keşke seni hiç bilmeseydim. Yaratıcılığım bilinmeyen bir hikaye olarak kalsaydı ama… Ama adına üzgünüm. Öyle kalmadı. Yeni bir can buldu kendine. Bir hissi yitirmede ve yeni bir hisse başlamada buldu ilhamını.”

 Üzerinde saatlerdir durduğu dizleri kanıyordu. Yüzü, kuyunun çıkışında dalgalanan aya dönüktü. Büyük bir hüzün ve sevincin arasındaydı. Kuyunun ucunda ve sonunda olmak gibiydi bu. Güvende ya da yepyeni bir hikayede, nefes almada ya da çığlık çığlığa ağlamada…

“Artık senden nefret etmiyorum. Bu kuyuya yağan yağmurlardan alacağım bir intikam, göğe savurduğum tehditler yok artık. Ben sendeydim. Ve artık değilim. Beni sonsuza dek kaybettin. Beni görüyorsun ama dokunuşların ulaşmıyor kurumuş tenime. Seni her şeyden çok sevmiştim bir süreliğine. Lakin şimdi bu evrende ben varım. Bir tek ben…”

 Bükülen dudakları, seğiren çenesi çektiği acının derinliğinden haber veriyordu. Dünyada, kimsenin kalmadığı evrende tek başına, bir kuyunun dibindeydi çıplak bedeni. Kuyuda yankılanan sözler anlamını yitiriyor, yere düşen her harf kemiklere, kafataslarına dönüşüyordu. Kımıltısız yığına ayrı bir güzellik katıyordu üzerlerine kayan mum damlaları. Bu karanlık kuyuda yıkanıyordu ruhunun en yaralı zerreleri. Evleşiyordu. Elleri çatı gibi kocamandı gövdesinin üstünde. Dudakları ekmek, ağzı kapı ve göğsü onu saran yatağı…

“Beni sonsuza kadar kaybettin. Ama şimdi ben benim. Geçmişte ben olduğum ve gelecekte de ben olacağım gibi. Ben senin yokluğunda veya varlığında, karşımda dururken ya da bir ışık yılı uzaktayken, benim. Üstüme karaladıkların, görmediğin duygularım fark etmez. Ben, bendeyim. Ve sen, şimdi beni kendinden kopardın. Artık kendime daha yakınım. Beni kendinden koparttın.”


1 Aralık 2023 Cuma

Fener

 Ah benim güzel dostum, nasıl anlatsam aramızdaki bu bitmeyen, bu derin bağlantıyı? Soğuğu kesilmeyen rüzgarların karşında beraber durmamız mı sana olan anlayışımın sebebi? Yoksa sıcak göğsüne kafamı koyduğumda yaşadığım güven mi sıkı sıkı tutan gömleğinin köşesini? 

 Biliyorsun, uzun boyunlu, sapsarı bir şeytanın ağzının suları üstüme akmaktaydı sana kendimi ilk anlattığımda. Ayrıca yapayalnızdı zihnimin beni savunacak yanları. Karlı ve huzursuz akşamlarda sadece senin sesin vardı. 

 Kimseye seni sevmekten vazgeçmeyişimin sebebini anlatmak istemiyorum ya da en içten sözlerimin derinliğini. Kapımın önünde sakin bir bilgelikle oturan şu kum ve yağmur dolu halinin ensemdeki tüyleri kaygıyla dikilmekten nasıl uzak tuttuğunu kimseye açıklayamam.

 Kendini büyük rakamların ve gençliğin sarsılmaz arzularının ardına saklayan benliğimin en saklı ve “evde” sevgisinin yüzü olduğunu sadece ben bilebilir ve kabul edebilirim. En acı dolu ve korkulu rüyalarımı senin kocaman ellerine yüzümü dayayıp yıkadığımı ancak ben anımsayabilirim. Şiirlerin arasında söylenmemiş, paylaşılmamış o isim oluşunun gizemini yalnız ben sezerim. Ve İstanbul’umu bilmesini istediğim o çocuksu gözlerin yalnız sana ait olduğunu, tepemi kazan, beni farklı renklere boyamaya çalışan o insanlara sadece ben susabilirim. 

  Şimdi sen bana istediğin tüm sıfatlarla seslenebilirsin ve ben, beraber uyandırdığımız o Münih sabahlarında olduğu gibi gülümserim. Çünkü dalgalardan yorulmuş ben takasının gördüğü tek fener sendin ve hala sensin.