16 Mart 2023 Perşembe

Kabus

 

 Upuzun parmaklı bir çift elin açık camdan içeri girip boynuma uzanmasıyla sıçradım. Yatakta yavaşça doğrulup hemen başucumuzda duran pencereye baktığımda kimseleri göremedim. Bulutların arkasına saklanmış dolunayın cimrice aydınlattığı ağaçların dalları dışında hiçbir şey gözükmüyordu. Ayrıca pencere de kapalıydı. 

 Hızlı hızlı çarpan kalbimi sakinleştirmeye çalışarak bir süre sağ yanımdaki soğuk duvara yaslandım. Sevgilimin yüzüne vuran ay ışığı, huzurlu bir uykunun en güzel sahnesini bana sunuyor olsa da görmüş olduğum rüyanın etkisinden çıkamıyordum. 

 Tatlı tatlı nefes alıp vermelerle süslenmiş hafif bir uykuyu bölmemek için ufak hareketlerle yataktan çıktım. Uzun koridoru geçip kapkaranlık mutfağa vardığımda eski buzdolabının rahatsız edici sesi dışında hiçbir şey duymuyordum. 

  Kendime biraz su doldurdum. Hala titreyen ellerimi ıslatan su damlalarını boynuma sürerek serinlemeye, içtiğim her yudum suda mantığımı geri kazanmaya çalıştım. 

 Bir süre eviyeye yaslanıp boş boş karanlık mutfağı izledim. Yatak odasından gelen tıkırtıları duyduğumda sevgilimi uyandırmış olduğumu düşünerek mahçup bir tavırla yatak odasına doğru yürüdüm. Çok hafif bir uykusu olan bu genç adamın uyanması için ufacık bir hareket yeterliyken hala uyanmamış olmasının şaşırtıcı olacağını biliyordum. 

 Yatak odasından içeri girerken ağır ağır mırıldanıyordum. Fakat sevgilimin hala yatakta, bıraktığım pozisyonda uyuduğunu, mutfağa gitmeden önce kapalı olan pencerenin tamamen açıldığını fark ettim. 

 Donakalmış bir şekilde odanın her köşesini süzüyor, sevgilimi uyandırmak için sesleniyor; fakat hemen karşımda uyuyan adama sesimi duyuramıyordum.

 Bir süre öylece ayakta, kaskatı kesilmiş halde bekledikten sonra sırtıma binen koca bir ağırlığın gövdemi yere eğdiğini hissetmemle sarsıldım. Her saniye gövdem daha da ağırlaşıyor, vücudum tarifsiz bir hızla uyuşuyor ve bağırsam da sesim çıkmıyordu. O upuzun eller artık yüzümün etrafında dolanıyor, bu göremediğim korkunç varlık sırtımın arkasına olağanca gücüyle bastırıyordu. Bunu yaparken boğuk, iniltiye benzeyen bir ses çıkarıyor, bilinmeyen bir lanetin türküsünü söylüyordu. 

 Dolunay tüm ışıklarını bulutların arkasında yitirip bedenim tamamen bu korkunç ağırlığın altında ezilerek yere uzandığında sevgilimin yanında uyuyan bir kadının varlığını belli belirsiz görebildim. Artık bu direnç ve uyuşmaya alışmalıydım. Çünkü huzur içinde, kıpırtısızca uyuyan o kadın bendim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.