3 Nisan 2023 Pazartesi

Arpayı Sallayan Rüzgar

 

 Yüzüme çarpan soğuk rüzgar dişlerimi titretirken benim gibi sallanan kuru dalları izliyorum. Aklıma, bir zamanlar İrlandalı bir sarhoştan duyduğum şarkı geliyor. Eski aşk ve yenisi hakkında olan o karanlık şarkı…

 “Eski olan onun için yeni…”

 Eski olan bir başka kadın, bir başka kurum, bir başka yer için yeni ve bana ait değil. Bir ilişki, bir duygu, bir ülkeden ötekileşmenin en keskin hali bu. Önceleri bana ait olan bir şeyden uzaklaşmanın, bir zamanın “kendi” sine yabancılaşmanın yansıması aslında. O yüzden hislerim göğsümün en boş alanlarını koparırcasına daraltıyor nefesimi. 

 Boğazın soğuğuna siyah, kıvrımlı saçlar sarılıyor. Galata’nın gözlerinin altına hoş bir iz yerleşiyor. Kendi kokum silikleşiyor. Kokumu alamıyorum artık. Bir değişik aksan gibi geliyor fısıltısı İstanbul’un. Dönememenin, hiç deneyememenin ve ümit edememenin rahatsızlığı oturuyor yüreğime. Öğretecek bir şeyi de kalmıyor geridekinin, eski arzuların ve şiirlerin. Benden bir şey kalmıyor ki içlerinde.

 “Her şey kendimi keşfetmekse eğer ve yol benden ibaretse bu arkada kalan şeyler anlamsızlaşmıyor mu?”

 Islak çimlere dokunuyorum bu kopuşun acısını hafifletmek için. Toprak, bu ağır gök çoktan ben olmuş. İnsanlar hep buradaymışım gibi davranıyor. Sevgilim sonsuzluktan beri yanımda uyuyor sanki.

  Peki beyaz tende siyah noktalar? Onlar hiç olmamış,  yosun kokusu ciğerime hiç dolmamış ve bir korkaklığa hiç kızılmamış gibi. Hayat şu an durduğum noktadan, tam bu andan başlamış gibi.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.