8 Haziran 2017 Perşembe

Deniz





      Sonunda kendimi buldum. Çalkalanan denizin buz gibi soğuğunda itiraf edemediğim gerçeğimle yüzüyorum. Dişlerim artık damaklarımın gerginliğinden kurtuldu. Dişlerim bir inci gibi yüzüyor maviliğinde dalgaların. Gözlerimi gecenin en karanlık noktasına diktim. Kendime söylediğim tüm yalanlardan arınıyorum.

     Bacaklarımın arasında sonu gelmez bir boşluk var. Sanki içinde can bitmeyecek bir kaseyi taşıyorum. Can bitmez kasıklarımın ve kaşlarımın tam ortasında. Tam ortası denizin,benim kaşlarımın tam da arası. Bir deniz kaynıyor gözlerimin görmediği bu noktada. Çok istediğimi söyleyip aslında neden kaçtığımı bu şekilde anlıyorum.

    Ay taşıyla tıkanmış bir ağız, etrafı tuzla kaplandı şimdiden ve saçlarım yosundan bir kale. Tek başıma, taşıdıklarımla denizde çalkalanıyorum. Balıklar emiyor göğüslerimden sezgilerimi. Ben tuhaf bir biçimde, tüm ayı ve yükselen her duayı okuyabilmek için bu gece, kadınlığımı sonsuzluğa uğurluyorum.

   Kafamın ardında batan gemiler var, bu his değil. Yığınların içe çekilişini duyabiliyorum. Tadıyorum suya karışan demirin, insan emeğinin ve yakarışların toplamını yuttukça denizi. Gemiler batıyor ve yenileri gelip aynı kadere boyun eğiyor. Görüyorum, o limanlardan ayrılmaktan, bu tekinsiz sulara gelmekten ve batmaktan vazgeçmiyorlar. Bu hangi yangın, hangi yaşama coşkusudur hiç tükenmeyen, diye sormaya dalmadan daha çok yüzüyorum, yükseliyorum denizden. Birileri ani uçuşlarımı izlerken batan gemilerin ağırlığında, ben  tuzdan çiftini kaybetmiş tek gözümle Ay'a yükseliyorum.

    Sonunda kendimi buldum. Çalkalanan denizin buz gibi soğuğunda itiraf edemediğim gerçeğimle yüzüyorum. Dişlerim artık damaklarımın gerginliğinden kurtuldu. Dişlerim bir inci gibi yüzüyor maviliğinde dalgaların. Gözlerimi gecenin en karanlık noktasına diktim.İnsanlara söylenmiş tüm yalanları unutup biçimsiz bir boyuttan başka bir ruh oluyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.