17 Şubat 2024 Cumartesi

Tanrısız

 

 Dün sabaha kadar uyuyamadım. Uykuya daldığımda titriyordum. Bir tuhaf korkuydu beni uyandıran. Saçma bir kabus, içinde bilinmez yaratıkların beni rahatsız ettiği ve bedenimi ele geçirdiği…Havadaydım dualar okurken. Beni neyin büktüğünü bilmiyordum. Sadece her yer kıpkırmızıydı ve görüntüler bölük pörçüktü. Bozuk bir televizyonun cızırtıları duyuluyordu.

 Tüm gücümle, beni kaybetmemek için dua ettim değişik dillerde ve dinlerde. Kendimi bırakmak istemiyordum. Hayatım benle, elimde olmalıydı. Ama korkuyla savruluyordum.

 En sonunda, duvarları camdan bir ofisin içinde buldum kendimi. Uçsuz bucaksız bir denizin önüne inşa edilmiş camdan bir yapıydı bu. Su oldukça berraktı ve gün aydınlık. Ofisin halıları koyu maviydi. Ve en uçta, ufuğun göründüğü odada, ki odalar da cam duvarlarla birbirinden ayrılmıştı, babam ahşap masasının başında çalışıyordu. Acıyla eğildim önünde. Ve kurtarılmayı diledim. Yalvardım. Böylece anlıyorum şimdi, tanrısı olan insanların neden daha rahat uyuyabildiğini. Ben artık uyumuyorum. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.