4 Ekim 2022 Salı

Üç

 

 Bugün çok yakın dostum olan bir beyefendinin söylediği bir söz beni oldukça düşündürdü. Öncelikle bu dostumu dinlemekten ne kadar zevk aldığımı belirtmek isterim. Her muhabbette algılarımı daha da genişletiyor oluşunu işindeki profesyonelliğinden çok, kendi iç görüsüne bağlıyorum. Bu yazıda kendisinden bahsettiğimi anlayabilmesi için ona “Aydınlaşmış Şahit” diyeceğim. Kendisi, yazılarımı okumadığında darıldığım tek kişidir. 

 Aydınlanmış Şahit bana, bir aşk ilişkisini diri ve iri tutan şeyin üçüncü bir kişi olduğunu söyledi. Bu noktada ilk olarak bir aşk ilişkisini veya bir ikiliyi partner yapan şeyin, üçüncü bir göz, yani toplum olduğu düşüncesi geldi aklıma. Yani iki insanın bir bağlılık, bir ilişki ya da bir dinamizm içinde oluşu ancak bir başkaları görüp onayladığında gerçek olabilir sonucuna vardım. Bunu net bir şekilde evlilik kurumuyla görüyoruz zaten. Kişilerin bir bağlılığı veya bir ilişkiyi kendi zihinlerinde belli bir temele oturtması için kendilerini toplum içinde açıkça deklare etmeleri gerekiyor. Bu düğünler, yüzükler veyahut tuhaf tuhaf adetlerle taçlanıyor. 

  Aydınlanmış Şahit sözünü bitirir bitirmez vardığım bu sonucu kendisine söyledim. Bu düşüncemi onaylamasına karşın bana, ilişkinin dışındaki gerçek üçüncü kişilerden ve çok eşlilikten bahsetti.  

 Dostum konuşmaya devam ederken aklım beni, başka bir boyutta, kimsenin aşkının mülk gibi edinilmediği ya da tüm erkeklerin aşkına sahip olduğum bir küçük hayali ortama götürdü. 

  Bu ortamda mavili morlu loş ışıklar, üstüne farklı farklı kuşların işlendiği sütunlar, sütunların diplerinde mozaiklerle süslenmiş merdivenlerin indiği havuzlar vardı. O havuzlarda ve sütunların nahoşça indiği taşlı yollarda sarışınından esmerine, her çeşit bedende ve güzellikte erkekler dans ediyordu. 

 Aydınlanmış Şahit’in konuşmaları boğuk boğuk soğuk taşlarda yankılanırken o güzel erkeklerin danslarından sıçrayan ılık terler yüzüme vuruyordu. Bütün bu sallanan ya da kıvrılan güzelliğe rağmen, ışığın kısıldığı ve nefeslerin sustuğu o en uzak köşede bir tek beden tüm dikkatimi kendi üzerine çekiyordu. Üstüne üçüncüler, güzel erkekler, toplumlar ya da sözler yansıyan bir tek beden… Tüm bu güzellikler etrafı sardığından özel olabilen bir tek yüz… 

  Böylece Aydınlanmış Şahit’in sunduğu argümanı kendi nezdimde doğrulamış oldum. Bir başkaları etrafı sardığında, o bir tek kişi için olan aşk iri ve dirileşiyordu. 

 Bir anda kendimi gerçeklikten kopmuş hissettim. Bu hayaller tüm bu penguen güzellemelerine ve o büyük sözlere aykırı düşüyordu ki gerçek etrafımı çevreleyen şeydi. Neyseki dostumun sorduğu zekice bir soru sayesinde bu hayali ortamdan ayrılabildim. Yine de o sütunları izlemeye birçok kez gidecektim. 

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.