5 Ağustos 2022 Cuma

Ağırlık

 

  

 Yağmurun içinden gelen gürültülü nefes tüm sokağı kaplamıştı. Gökten inen ışık selinin ardında kadın, bir hezeyan içinde koşuyordu. Tüm kapılar sıkı sıkı kapatılmıştı. Doğanın bu şekilde kükreyişi, yükselen kent yaşamını susturmaya yetiyordu. 

  Yağmur bastırmadan önce ormanının içinde sessiz sessiz kitabını okuyordu. Aniden bölünmüştü esenliği. Okumaktan uyuşmuş bedenini bir tedirginlik sarmıştı. Hızla eşyalarını topladı.

   Tüm devran okyanusun dibine gömülmüş gibiydi. O bu hali gelecek olan fırtınaya yordu. Fakat tepesinden, hayal edemeyeceği kadar yüksekten tuhaf sesler geliyordu. Göğe dikkatlice baktığında dehşet içinde sarsıldı. Uzayın derinliklerinden yeryüzüne bir şeyler süzülüyordu. Şekli belli belirsiz bir yaratık ordusu uzun uzuvlarıyla bulutları dağıtıyor, kudretli böğürtüleri etrafı sarıyordu.

  Üstündeki baygınlığa aldırmadan koşmaya başladı. Her yanı ağaçlarla kaplı olsa da gökte tuhaf renkleriyle parıldayan bedenleri görebiliyordu. 

 İçinde koştuğu rüzgar sert bir kaya gibi yüzüne çarpıyor, kıvılcımlar çıkarıyordu. Pişme halindeki bedeninin izlendiğini hissediyor, izleyenlerin tepkisizliği onu rahatsız ediyordu. Bozuk yumurta kokusu gibi iğrenç bir koku takip ediyordu kaçışını. Koşmaktan kesilen hastalıklı nefesi gövdesini doğruyordu.  

  Ormanı aşıp şehre vardığında çaresizce inledi. Varlığı tamamen yabancı, geometrisi çözülemez bu garip ordu, ışıkları yükselen arenanın üstüne iniyordu. Köpeklerin acı dolu havlayışları yükseliyordu evlerden. O ise gördüğü her kapıyı yumrukluyor, yardım istiyordu. 

  Evine ulaşabilmesi olanaksız görünüyordu. Çünkü o uzun, şekilsiz uzuvlar, şeffaf, yapışkan bir sıvıyı arkalarında bırakarak ilerliyorlardı. O, bu sıvının içinde bata çıka, zar zor hareket ediyor, güçlükle nefes alıyordu. Korkunç akın, diğerlerinden daha büyük bir yaratığın, şehrin ortasına  inip kanatlarıyla tüm göğü kaplamasıyla sona erdi. 

  Heyula öyle büyüktü ki, yeryüzündeki tüm varlıkların üzerine binmişti. Evrenin, her şeyin üzerinde oturuyordu. Kadının gövdesi de altında kalmıştı. Ağırlıktan kemikleri çözünüyordu. Bozuk yumurta kokusu gitmiş, yerini ter kokusu almıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.