24 Ağustos 2022 Çarşamba

Tünel

 

  Rayların üzerinde çıplak ayaklarıyla dans eden kadına sordu:

  “ Sen kimsin?”

  Bu soru, kocaman bir taşın çok yüksekten düşüp düştüğü yeri sarsması kadar sarsıcı gelmişti ruhuna. 

  Kadın, dağınık gür saçlarının arasından esrik bir gülümsemeyle hırıldadı. Bu sırada vücuduyla anlamsız hareketler yapıyor, kemikleri rahatsız edici sesler çıkarıyordu. Konuşmaya başladığında ise sesi, çok uzaklardan, okyanusların altından geliyor gibiydi. 

  Gözlerini kırpıştırarak ve tuhaf bir sevimliliğe bürünerek,  “Ben kötülük yapmak isteyen lakin her seferinde iyilik yapan bir meleğim!”, dedi. Bu sözler onu dinleyen genç adamı düşündürmüştü. O ise düşüncelere boğulan adama sokuldukça sokuluyordu. Adam, tam kadının bacaklarının arasından gelen kokunun etkisiyle kadını sıkı sıkı saracaktı ki, karşısında devasa bir yaratık belirdi. 

 Tüm tüneli kahkahalarıyla inleten yaratığın uzuvları her yeri kaplıyor, vücudu, ter gibi şeffaf ve yapışkan bir  sıvı salgılıyordu. Adamsa içinde bulunduğu şokun etkisiyle titriyor, kendisine küçümseyerek bakan o ürkütücü, varlığını tam olarak tarif edemediği canlıdan uzaklaşmak için elinden geleni yapıyor; fakat başarılı olamıyordu. Ürkek bedeni canavarın uzuvları arasında sıkışıp kalmıştı. 

   Yaratık, alaycı bir tonla, “Ben kötülük yapmak isteyen lakin her seferinde iyilik yapan bir meleğim.”, diye tekrarladı. Bu sırada güldükçe gülüyor ve her defasında zavallı gencin bedenini daha çok sıkıyordu. Bu durum, adamcağız acıyla inlemeye başlayana kadar devam etti. Uzuvları arasındaki beden tüm gücünü kaybettiğinde canavar, kapladığı zayıf  vücudu serbest bıraktı. Gözlerini kocaman açarak titreyen ruhun üzerine eğildi ve haykırdı: 

  “ Ben, ben olanım!”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.