“Gökte özgürlüğün kandilleri yanarken
Vücudum gergin bir tel gibi fırlatmakta yüreğin en derin hislerini.
Şarkılar söyleniyor çıldırmış doğanın gölgesinde
Ve ben İstanbul’u duymaktayım vuruşunda şişelerin.
Bir sevinç, bir yeniden doğma ile dostlar topluyor tahta bavullarını,
Bense sorunun kalbinde olmaya inat ediyorum.”
Ben, sen sorununun, görmezden gelişlerin ve bu derin ikiyüzlülüğün içinde ışığı üstünde bir yüz olarak dikilmekteyim. Bu susuşlar ve bir toprağı, her sorunun kaynağı ve döneceği, varacağı yer olarak görme hali bana gösterilen tepkisizlik ve görmezden geliş ile aynı. Nasıl olsa bir eve bakışımız o evin içindekileri görme halimize de sirayet edecektir. Tiksinti içinde baktığımız bir duvarın yıkılışıyla ezilenleri umursamaktansa en derin arzularımızın gerçekleşmesini, başarılarımızı kutlarız belki de.
Tarihsel bir iç sıkıntısının böylesi bir yansıması olacağını bugün fark etmiş bulundum. Ve bunun midemi bulandırmadığını asla iddia etmeyeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.