11 Ağustos 2023 Cuma

Beyaz Oda

 

 Eşyasız, bembeyaz bir odada rahat bir şekilde uzanıyorum. Kimsecikler yok ve ben tavana yapışmış, canlı, kımıl kımıl gözler tarafından izleniyorum. 

  Hayatım bir şekilde gözlemleniyor sanki gereği varmış gibi. Ağzımı su ile doldurup duvara tükürüyorum. Saçma hareketlerim dikkatleri dağıtıyor olmalı. Çünkü söylediklerimin anlaşılmasını istemiyorum. Anlaşılmıyorum, demiyorum. Anlaşılmak istemiyorum. Hep “kendine özgü”, diye haykırıyoruz ya, işte tam da öyle, ıslak toprağı tüm vücuduma bulamışım da olduğum tarafa hiç bakılmıyor gibi. 

  Burada görülecek ne var, anlamıyorum. Burada hiçbir şey yok. Kadının biri hayatının her gününden birkaç saati tren yolculuklarında koparıyor. Ve bu sırada yazıyor. Bazen günde iki kere yapıyor bunu. Hatta birileri, “Deneme türü senin için ne ifade ediyor?”, diye soruyor. Hiçbir şey ifade etmiyor, ben bir şeyler ifade etmeye çalışıyorum. 

  Kalıplar kalıplara biniyor. Ben yanaklarımı iki yanından çekiştirip beyaz odanın içinde koşuyorum. Duvara tükürüklerimi kuş şeklinde fışkırtmışım. Ve gözler daha da hızlanarak beni izliyor tavandan. Hala bu gözlemin bir anlamı yok. Benim “o hayatta”, “oradaki hayatta” bir anlamım yok! Ben kendimi kabul ettim. Duyguların bu tuhaf pornografisi ne zaman bitecek bilmiyorum. İlginç…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.