17 Temmuz 2023 Pazartesi

Kafa Koleksiyoneri

 

 Depodaki son bedeni de başından kurtardığında yavaşça baş kesme tezgahından kalktı. Kopan başı hızlıca, keskin bir koku yayan ve içinde türlü kimyasalların bulunduğu baş şişeleme cihazına koyduğunda saat akşam yediyi geçmekteydi. Çırağına başsız bedeni işaret ederek ortalığı temizlemesini salık verdi. O gün olması gerekenden fazla çalışmışlardı.

 Cihaz hızlı bir şekilde, şık bir kavanozla şişelenmiş taze başı orijinal paketiyle hazırladı. Bu son teknoloji baş şişeleme cihazını üç yıllık birikimiyle almıştı. Kesik başı etrafına saçılan damarlardan ve türlü kalıntıdan kurtarmakla birlikte, koleksiyonerine şişeleme ve şık bir paketleme de sunan bu cihaz, son üç ayki kazancını üçe katlamıştı. 

  Acele bir şekilde, şişelenmiş başı dükkanın vitrinine, diğer erkek başlarının yanına yerleştirdi. Türlü takıntıları olan bu çalışkan adam, kadın başlarıyla erkek başlarını asla aynı vitrine koymaz, çocuklarınkini ise özel bir camekanda sergilerdi. Bu titizliği onu, diğer kafa koleksiyonerlerinden ayırıyor, müşterilerinin ona saygı duymasına neden oluyordu.

 Bay F., 20 yıldır kesintisiz olarak kafa koleksiyonerliği yapıyordu. İşinde ustalaşmasındaki nedenlerin arasında birçok kafa müzayedesine katılmasının, çalışkanlığının ve gelişmiş ticari zekasının yanında çocukluktan getirdiği özel bir yetenek de vardı. 

  Büyük Nefes Salgını başladığında 7 yaşındaydı ve ailesi şehrin kenar mahallelerinden birinde yaşadığından ölülerin toplanmadığı o uzun günlerde cesetleri evlerinin camından izleyebiliyor, güzelliklerine göre kategorize edebiliyordu. Bu sayede ölüler üzerinde epey kıymetli bir estetik duygusu geliştirdi. Salgının başlangıcından tam sekiz yıl sonra akıllı bir emlak baronunun milyonlarca ölüyü “sanatsal bir bakış açısıyla” değerlendirme fikri üzerine başlayan kesik baş koleksiyonerliği furyasıyla bu yeteneği değer kazanmış oldu. Kendisini çok seven ve yeteneklerinin farkında olan ebeveynlerinin de sayesinde insan ölümlerinin en fazla olduğu bölgelerde inceleme yapma ve koleksiyonerliği ustalarından öğrenme fırsatına erişti. Böylece “Bay F.’nin Süslü Başları” isimli kesik baş dükkanının temelleri de atılmış oldu.

 Bay F., diğer koleksiyonerlerin aksine, başları sadece müzayedelerden ve baş pazarlarından toplamıyor, aynı zamanda ve bugün olduğu gibi, seçtiği eşsiz cesetleri dükkanına toplatıyor ve müşteriye kendisi hazırlıyordu. Böylece başa çok zarar vermeden ve çok da çürütmeden şişelemeyi gerçekleştirebiliyor, başları karakteristik özelliklerine göre farklı parfüm ve kavanozlarda şişeleyebiliyordu.

 İş kıyafetlerini sakince çıkardı. Çalışmaktan boynu tutulmuştu. Onları dükkanın deposunda bulunan çamaşır makinesinin içine yerleştirdikten sonra, eşinin her sabah huzurla ütülediği gömleğini ve bej renkli pantolonunu giyip son kez dükkanı kolaçan etti. Üstünde altın işlemeler ve kendi ismi olan oksijen maskesini büyük bir gururla taktı. Bir sonraki gün yapılacak işleri kafasına kazıdıktan sonra dükkandan çıktı. 

  Hava oldukça soğuktu. Keskin rüzgarı, üzerindeki kalın palto güçlükle karşılıyordu. Kafa Koleksiyonerleri Caddesinde çok az kişi vardı. Turist sezonu kapandığından çoğu koleksiyoner dükkanlarında ancak güneş batana kadar duruyordu. Oysa onun müşterileri, sezon fark etmeksizin, dünyanın her yerinden geliyor, dükkanının duvarlarını şarkıcıların, politikacıların ve birçok tanınmış simanın kafa satın alırkenki fotoğrafları süslüyordu.

  Caddenin sonuna varıp şehri küçük bir kasabaya bağlayan köprüye doğru yürüdü. Bu köprünün altında, nadir de olsa, açlıktan veyahut salgından ölmüş evsizlerin arasında güzel cesetler bulabiliyordu. 

  Cesetlere ve cesetlerin yanında titreyerek uyuyan bedenlere dikkatle bakarak köprüye yaklaştı. Kayda değer bir ürün fırsatı görmüyordu. İç çekerek yürürken bir anda tiz bir sesin ağır ağır söylendiğini, hatta inlediğini duydu. Başını yavaşça sesi duyduğu yere doğru çevirdiğinde yüzü bembeyaz kesilmiş, güzel mi güzel bir kız çocuğunun ateşler içinde kıvrandığını gördü. Heyecanlanmıştı. Çünkü beyaz kız çocukları, satışını en çok yaptığı ürünlerden biriydi.

  Adımlarını hızlandırarak nefesinde boğularak öksüren zavallı çocuğa doğru yürüdü. Çocukcağız tüm gücüyle nefes almaya çalışıyor, ciğerlerinde hızla üreyen o yapışkan böcekler, her nefes verişinde daha da canını acıtarak ciğerlerinden sökülüyordu. 

  Koleksiyoner, çocuğun yattığı yere doğru yavaşça eğildi. Çocuk, hastalığı nedeniyle etrafında olanları, başında bekleyen adamı fark edemeyecek kadar acı çekiyordu. Zavallı bir süre daha kıvrandı ve içinde bulunduğu sefaleti kaldıramayan ruhu, küçük bedenini büyük bir huzurla terk etti. Bay F. de ölünün başında hızlıca bir dua okudu. Bu ritüeli asla aksatmaz, eriştiği her ürünü saygıyla kutsardı. Bu küçük kız çocuğu, taze bir şekilde şişelenecek ve ona piyasanın çok üstünde bir fiyat biçilecekti. Bu yüzden duayı diğerlerinden uzun tuttu.

  Saatini tekrardan kontrol ettiğinde akşam sekize yaklaşıyordu. Gün boyu çok yoğun çalışmasına rağmen bu ürünü tazeyken şişelemenin önemli olduğunu düşünerek cesedi sırtlanıp dükkana geri döndü. Çırağı çoktan dükkanı terk etmişti. “Dükkandan çıkmamı kolladın değil mi tembel hergele!”, diye söylenerek dükkanın kapısını açtı. Küçük bedeni hızla baş kesme tezgahına yatırdı. Üstünü değiştirmekle vakit kaybetmek istemediğinden çırağının çalışma masasının üzerine alelade bıraktığı önlüğü giydi ve cesedi masanın ucuna sabitlenmiş boyun kesme ünitesinin üzerine yerleştirdi. 

  Bay F., bu işlemin en fazla on dakikasını alacağını düşünüyor, homurdanan açlığına aldırmadan çalışıyordu. Lakin işler hiç de istediği gibi gitmedi. Her nasılsa boyun bir türlü baştan ayrılmıyor, sanki kesildikçe boyunla baş arasında yeni et ve damarlar oluşuyordu. Hayretle boynun her yanını inceliyor, başka açılardan kesmeye çalışıyor; fakat bir türlü başarılı olamıyordu. 

  Böyle saatlerce uğraştı. Çalışma masasının yanında duran, çok uzun yıllardır açmadığı, yalnızca müşterileri etkilemek için orada tuttuğu anatomi kitaplarını karıştırıyor, eskiden kullandığı cihazları deniyor, bir türlü başı gövdeden ayıramıyordu. Terler içinde, kokmaya yüz tutmuş cesedin yanında uyuyakaldı. Fakat sonraki gün soluğu diğer koleksiyonerlerin dükkanlarında ve baş kesim evlerinde aldı. Duyan duymayan cesedin başına üşüşüyor, türlü yöntemlerle başı gövdeden koparmaya çalışıyordu. Bu sırada ceset iyice çürüyor, değerini kaybediyordu. Böylece günler geçti ve baş sektörü, yaşadığı bu esrarengiz olayla birlikte küçük kızın boynuyla uğraşmayı bırakıp istediği ürünü alamadan cesedi öğütücülerdeki diğer bedenlerin yanına koyarak vazgeçti. Ne de olsa fakir başı tükenmek bilmiyordu. 




  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.